bugün

entry'ler (221)

kuzeye gidiyoruz

kendini hatırlatmaya devam eden şiir.

piyanolu ases

PiYANOLU ASES

Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl
Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü
Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa

Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu
Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü
Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa

Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne
Senin yıldızların her gece Beethoven li
Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü
Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl

gonca özmen

ARDINDAN

Gökyüzü devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum

Sen dağınıklık diyorsun
Ben dalgınlık diyorum ona

Sen nehirleri seviyorsun delice
Ben bir derenin yıkıklığını

Sen başıboşluğunu insanın
Öteki berikiyi ben
Kapı ardına bırakılanı

Sen denize giriyorsun
Ben kıskanıyorum tüm suları
Tüm suları topluyorum ayaklarının dibinde

Ayaklarının dibinde sonsuzu arıyorum

Uzak devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum

Kim kimin ardından su döküyor şimdi
Ben suyun yarasına bakıyorum

ardından

gonca özmen şiiri.

ARDINDAN

Gökyüzü devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum

Sen dağınıklık diyorsun
Ben dalgınlık diyorum ona

Sen nehirleri seviyorsun delice
Ben bir derenin yıkıklığını

Sen başıboşluğunu insanın
Öteki berikiyi ben
Kapı ardına bırakılanı

Sen denize giriyorsun
Ben kıskanıyorum tüm suları
Tüm suları topluyorum ayaklarının dibinde

Ayaklarının dibinde sonsuzu arıyorum

Uzak devam ediyor
Bunu omuzlarından anlıyorum

Kim kimin ardından su döküyor şimdi
Ben suyun yarasına bakıyorum

salah birsel

piyanolu ases

Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl
Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü
Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa

Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu
Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü
Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa

Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne
Senin yıldızların her gece Beethoven li
Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü
Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl

altay öktem

KUŞLARI SiKTiR ET

gel geri dönelim dünyaya aşkla; kuşlar
gagalıyor üzüm salkımlarını; kuşlar
kanatlarına, incecik parmaklarına
kuşlar hepimize yabancı
sevmek bir başkasının yarasına dokunmaksa
kuşları siktir et! anne ol bana bu gece
karanlığa sürtünmeden usulca geç eşiğimden
kapıyı çalmana gerek yok, yumruklamana
omuz atmana gerek yok, sabret
nasılsa bir serseri kurşun gelir bulur beni
bir bıçağa hasret karnım, yumuşak karnım
ve kanım dondurucu soğuğa gebe
sen sadece anne ol bana bu gece

tuhaf bir türkü söyle erzincan yöresinden
içinde kuş olmayan, kan ve karanlık
kapı eşiği olmayan eğlenceli bir türkü
bakarsın eşlik ederim, bakarsın küserim
ne söylesem yalan olur, ne söylesem asılırım
eski ahit yazıcısı kadar asık bir yüzle
önemseme...sen sadece anne ol bana bu gece

bir tren makas değiştiriyor kalbimde
bir vapur yan yatarak eğleniyor denizle
sanki iki sevgili Beşiktaş motor iskelesinde
karşılaşmış gibi tuhaf bir his var, kırgınlık var
sevinç de var aksi gibi içimde
yürürken çalılara sürtünüyorum sanki
elini tutarken üstünkörü bir diken
gülün ömrünü kısaltıyor, gülün azmini, gülün
zerre kadar yeri yok hayatımda
sevmek sahiden bir başkasının
yarasını yalamaksa kuşları siktir et
gülü siktir et, sen sadece
anne ol bana bu gece.

seyyidhan kömürcü

YAS

seni kırk kez sordular
bilmiyorum dedim
biliyordum

sana kırk yerde yıkanmadım
kirli değilim dedim

kirliydim
kırk uykuyu uyumadım sana
siz uyuyun dedim
uyudular

sana çok
her şeye en az iki defa baktım
kesmedim kesilmesi gerekenleri
kırıldılar

kalbimin çeşitli peygamberleriyle
tutup saçlarına eyyub anlattım
dedim senin de saçların cumhuriyetin ilk günleri

boynun gene boynun ve yüzünün üzgün yerleri
çok baktım ama seyretmedim sonra hiçbir şeyi

çünkü anladım: kırkı çıkmak ne demek
ne demek ölünce hep yirmi bir gram eksilen insan

kemal varol

aldığım lanetin uğruna yanan güneş söndü
özür borçluyum sırattan geçerken incittiklerime
borçluyum sırasını bozan her çocuğa
ama işte ben!
dünyaya selam durarak yürüdüm her adımda
yutkundukça kalbi acıyan bir ben kaldım
yine de üstüme kapanan hangi taş neyi örter
sokaklar hangi gülüşümden mustarip, bilmem
ama bilirdim uzun bir sayfada kara olmasam
ah! yine de unutulmuyor alınmış bir ah

boynumdan öpenlerin selamıyla bitirdim sözümü
oysa kimsenin sırrı yok
herkes kendi ömrüne recâ
avuç avuç gezer de bulamaz bir çıra
böylece bir kez daha ördüm duvarımı
bir kilit taşı tutuyor tüm sırrı, şimdi ağlasınlar
kimsenin su kadar mes’eli yok :
eğildim kuyuya, bir yudum dedim, herkes için
dedi : kan doluyum, sırrını verdin çünkü bana
keşke bir söz daha etseydin
belki şiir olur yazılırdım sana
ah! kalbim kir tuttukça kin döktüm
tanrım öldür!

kuzeye gidiyoruz

sene içerisinde birkaç kez kendini hatırlatan şiir. hayatta kaldıkça da hatırlatacak gibi.

günün şiiri

adın geçtiğinde susmasını öğrenecektim güya
her cama kan üfleyip
ortancaların sabrıyla bakacaktım dünyaya.
sesimi kimin kalbinde düşürdüğümü unutacak
uğrun uğrun giden rüzgara katılacaktım.

sürdükçe zaman
yemin düşürdüğüm kelimeler de
döndü sırtını bana.

sesimde gam evleri
dudaklarımda kuyu:
bir kayaya yaslanıp
bozbulanık sudan içtim:

ölüm içtim
ölüm içtim
ölüm içtim

yarıldı dünya

duymadın mı sevgilim?

kemal varol

kemal varol

ayrılık provaları

XV.

benim ördüğüm saçı başkası çözdü dedim. alaca akşamda hevesim vardı, yolumda bir kaya duruyor dedim. artık götür bu şakayık selini. bir kürt baladına kar yağıyor her gece: evdal, dedim: evdal, daha incit kendini, daha incit dedim. yıldırım düşür her gecene. ki, kalbini bir gülle değişmeye alıştın sen dedim. bir yüzüm yaz, bir yüzüm ayaz, olmamıştı meyvem, ham kopardın dedim. sende dolaşan çöl beni de aldı içine, talibin unutma dedim. rüzgârın getirdiğini rüzgâr götürüyor, on yıl önce tanrım öldür dedim. neden hâlâ bir inip bir çıkıyor göğsüm, kaldıysa akıt zehrini dedim. biliyordun: düşecektim. biliyordun: olmayacaktım. biliyordun: da neden vurdun nefesin nefesime dedim. bağışla dedin. parmağını şeyh gâlip’in bir gazeline koyup bittü dedin.

yol üstündeki semender

http://www.youtube.com/watch?v=RagrzH51GmA

berkin elvan

öyle bir ağlasam
öyle bir ağlasam çocuklar
size hiç gözyaşı kalmasa.

öyle bir aç kalsam
öyle bir aç kalsam çocuklar
size hiç açlık kalmasa.

öyle bir ölsem
öyle bir ölsem çocuklar
size hiç ölüm kalmasa.

aziz nesin

daha

ikişer yıl aralıklarla kitap basan hakan günday'ın son kitabı. baş karakteri gaza'dır

gaza

hakan günday'ın son kitabı olan daha 'nın baş karakteri

kürt klasikleri

(bkz: Mem û Zîn)

5 tl benzin fiyatına gelebilecek açıklamalar

"4 buçuğa ben alıyorum zaten"

ilhan berk

büyük şair. ölümünden sonra yayınlanan "çiğnenmiş gül" kitabında "dedim ota" isimli harika ve çok bilinmeyen bir şiiri vardır. belki benim beceriksizliğim, gezindim ama radikal gazetesi'nde ilhan berk için 2011 yılında yayımlanan yazı dışında hiçbir yerde o şiir yok. bir gün ekleyeceğim o şiiri. sadece şiirin finali aklımda;

"parçasıyım ben / bütün gördüklerimin"

fatih tezcan

saatlerdir redhack tarafından rezil edilmekte olan kişi. ama dikkatimi çekti adamın hiç utanması yok.

franz kafka

bugün doğum günü olan undergrand yazar. ses getiren dönüşüm/değişim kitabı bir çok yayın evi tarafından basılmıştır. can yayınları'nı pahalı fiyat politikasından ötürü çok sevmesem de en iyi çeviriyi yine can yayınları yapmıştır.